TEMA Vakfı, seçim öncesi Ekosiyaset Belgesi'ni hazırladı
TEMA Vakfı, 28 yıldır her seçim öncesi hazırladığı Ekosiyaset Belgesi’ni 14 Mayıs seçimleri için de hazırladı. Tüm siyasi partilere, siyasette ekoloji temelli yaklaşımı odağa almaları çağrısında bulunan vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Tüm canlıların yaşam hakkını, toplum yararını ve mutluluğunu odağına alan siyasete davet ediyoruz” açıklamasında bulundu....
TEMA
Vakfı’nın, 14 Mayıs seçimi öncesinde hazırladığı Ekosiyaset Belgesi’nde toprak
başta olmak üzere; doğal varlıkları, biyolojik çeşitliliği ve iklimi koruma
amacıyla uygulanması önerilen çevre politikaları özetlendi. İklim, enerji,
madencilik, mekânsal politikalar ve çevresel etki değerlendirme süreçleri
kapsamında mevcut durumun incelendiği belgede, başlıca sorunlara dikkat
çekilerek çözüm önerileri sunuldu.
TEMA Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Hazırladığımız Ekosiyaset Belgesi ile
ülkemizde canlı yaşamının, toprak, su, hava, mera, orman varlıklarının, korunan
alanların ve iklimin korunması amaçlanıyor. Aynı zamanda doğaya müdahale
gerektiren konularda korumacı, denetleyici, bütüncül yaklaşımlar
geliştirilirken, kamusal ve toplumsal yararlar gözetilerek ekolojik politikalar
oluşturulması talep ediliyor. Üstün kamu yararı ilkesini ve bilimsel gerçekleri
esas alarak hazırladığımız önerilerimizi siyasetçilerin benimsemesini ve
öncelik vermesini bekliyoruz” çağrısında bulundu.
ATAÇ: TAHRİBATI
DURDURMALIYIZ
Türkiye'de
tarım arazilerinin, ormanların ve diğer doğal alanların hızla kaybedildiğine
dikkat çeken Deniz Ataç, “Türkiye'de son 30 yılda mevcut tarım arazilerinin
yaklaşık beşte biri, son 50 yılda ise meraların neredeyse yarısı kaybedildi.
Tarım arazilerinin ve meraların amacı dışında kullanımının önünü açarak gıda
güvenliğimizi tehdit eden tüm uygulamaların önüne geçilmesi için acil önlemler
alınması gerekiyor. 2021 yılı istatistiklerine göre; Türkiye’de karasal ve
denizel koruma alanlarının ülke yüz ölçümüne oranı sırasıyla yüzde 8,7 ve yüzde
4’tür. Bu oranlarla dünyada korunan alanlar sıralamasında ise 177 ülke arasında
133’üncü konumdayız. Ülkemizde koruma alanlarımızı artırmalı, temiz enerjiye
geçişi planlamalı ve Kanal İstanbul, 3. Havalimanı gibi büyük kentsel projeler
ve metalik madenciliğin doğal varlıklarımız üzerinde sebep olduğu tahribatı
acil olarak durdurmalıyız” diye konuştu.
Ataç, iklim
krizinin her geçen gün şiddetini artırdığını belirterek, Türkiye’nin sera
gazlarına yol açan etkinliklerin azaltımı ve iklim değişikliğinin etkilerine
uyumu konusunda net bir politika belirlemesi gerektiğinin altını çizdi. Ataç
ayrıca su varlıklarının sürdürülmesi ve korunması için bir Su Kanunu
hazırlanması ve taslağı hazırlanmış İklim Kanunu’nun da iklim adaletini sağlama
bakış açısı ile yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
“DOĞAL
VARLIKLARIMIZI EKOSİSTEM ÖNCELİKLİ BİR ANAYASAYLA GARANTİ ALTINA ALALIM”
Mevcut
kanunların doğal varlıkları koruma esası ile yeniden yapılandırılması
gerektiğinin altını çizen Ataç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Çevreye
ağır ve geniş çaplı veya uzun vadeli zarar verme ihtimalinin yüksek olduğunun
bilincinde, hukuka aykırı veya gerekli önlemleri almayarak yapılan eylemler,
ceza kanununda eko-kırım suçları olarak tanımlanmalıdır. Yaşadıklarımız
göstermiştir ki kanunlar ve yönetmelikler, anayasa ile teminat altına
alınmadığı sürece yaşam ve ekosistem haklarının sürdürülebilirliğini sağlamakta
yeterli olmamaktadır. Bu nedenle iklim adaleti, ekosistem hakları, doğal
varlıklarımızın korunması ve çoğaltılması mutlak surette ekosistem öncelikli
bir anayasa ile garanti altına alınmalıdır.”
“DOĞANIN
KORUNMASI İÇİN ELİMİZDEN GELEN DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ”
“2018
yılından bu yana geçen 5 yıllık seçim dönemi boyunca iklim krizi nedeniyle
yaşadığımız felaketlerin ve depremin yıkıcı sonuçları için yönetimlerin
kapsamlı çözümler üretmesi ve kararlar alması gerekirdi. Tüm bu çözümü zor olan
konular, siyasette ekoloji temelli yaklaşımın odağa alınmasını bize bir kere
daha hatırlatmış oldu” ifadelerini kullanan Deniz Ataç, doğa olayları felakete
dönüşmesin diye doğayı tahrip eden uygulama ve yaklaşımların tespit edilerek,
bunlara temel oluşturan politikaların ortadan kaldırılması için siyasilere
çağrıda bulunduklarını belirtti.
“Cumhuriyetin
100. yılında yaşam ve felaketler arasında bir seçim olmasın” diyen Ataç,
açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Tüm
siyasi aktörleri bütün canlıların şu anki ve gelecekteki yaşam haklarını
korumaya, toplum genelinin yararını ve mutluluğunu odağına alan siyasete davet
ediyoruz. Çalışmalarımızda bize ilham kaynağı olan Onursal Başkanlarımız merhum
Sayın Hayrettin Karaca ve merhum Sayın Ali Nihat Gökyiğit’in izinde
hazırladığımız TEMA Vakfı Ekosiyaset Belgesi’nin tüm siyasiler tarafından
benimsenmesini umuyoruz. TEMA Vakfı olarak, doğanın korunması için elimizden
gelen desteği vermeye hazır olduğumuzu belirtmek istiyoruz”.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.