Çoban: İslam nüfusu içerisinde yurt dışından Urfa’ya çekebileceğimiz turist sayısında artış yok

Şanlıurfa 2023 İslam Turizm Başkenti seçildi. Bu kapsamda büyük bir yabancı ve yerli turist sayısının kente gelmesi beklenirken, ŞURO Genel Sekreteri Müslüm Çoban, yaşanan depremler ve sel felaketinin bu durumu ciddi anlamda sekteye uğrattığını ifade etti. Çoban, doğal afetlerinin yanı sıra, Urfa’nın İslam Turizm Başkenti olduğuna dair ulusal ve uluslararası düzeyde yeterli tanıtım ve reklamın yapılmadığına da işaret etti.

Şanlıurfa 2022 yılının Haziran ayında “2023 Yılı İslam Dünyası Turizm Kenti” kabul edildi. 57 İslam ülkesinin üye olduğu İslam İş birliği Teşkilatı (İİT) tarafından alınan bu karar, Urfalılarda kentin turizmine katkı sunması anlamında büyük bir beklenti ve heyecan yarattı.

Ancak 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler ile mart ayında yaşanan sel felaketi, bu beklenti ve heyecanın karşılık bulmasını önemli ölçüde sekteye uğrattı. Buna ek olarak, Urfalı turizmciler Şanlıurfa’nın turizm başkenti ilan edildiğine dair ulusal ve uluslararası çapta yeterli düzeyde tanıtım ve reklam çalışmalarının yapılmadığını da ileri sürüyor. Böylece tahmin edildiği ve istenildiği oranda turistin kente gelmediği görülüyor.

Konuyla ilgili BİHA’ya değerlendirmede bulunan Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberleri Odası (ŞURO) Genel Sekreteri ve Turist Rehberleri Birliği (TUREB) Denetim Kurulu Başkanı Müslüm Çoban da, Urfa’nın İslam Dünyası Turizm Başkenti olmasına rağmen, özellikle 1,5 milyarlık İslam dünyasından kente gelen turist sayısında gözle görülür bir artış olmadığını hatırlattı.


ÇOBAN: İSLAM NÜFUSU İÇERİSİNDE YURT DIŞINDAN URFA’YA ÇEKEBİLECEĞİMİZ TURİSTLERİN SAYISINDA ARTIŞ YOK

Yaşanan 6 Şubat depremleri ile mart ayındaki selin etkisinden dolayı yabancı turistlerin gelişinde gözle görülür bir artışın olmadığını ve gelen yabancı turist sayısının az olduğunu ifade eden Müslüm Çoban, “Şanlıurfa’nın 2023 İslam Turizm Başkenti ilan edilmesi heyecan verici oldu ve güzel bir gelişmeydi. Ama önce depremler, sonra da sel maalesef bunu biraz akamete uğrattı. Şu an Urfa normal şartlarda yurt içinden çok turist çekiyor. Ama amacımız, bu 1,5 milyar İslam nüfusu içerisinde yurt dışından Urfa’ya çekebileceğimiz turistleri getirmekti. Ancak gözle gürülür bir gelişme ve sayı artışı yok. Ama özellikle Eylül ayında, sonbaharda belki bir nebze umudumuz var. Ben, mesela,İ geçen hafta aslen Pakistanlı Amerika’dan gelmiş Müslüman bir aileyi gezdirdim. Ama şu anda Urfa İslam Dünyası Kültür ve Turizm Başkenti oldu diye, bununla ilgili çokça istatistiklerimizi olumlu yönde arttıracak düzeyde değil” dedi.


“YAPILMASI GEREKEN FAALİYETLER VE TANITIMLAR AKAMETE UĞRADI”

Çoban, Şanlıurfa’nın İslam Turizm Başkenti olmasına rağmen yeterli düzeyde yabancı turistin gelmeyişinin temel nedeni olarak depremler ve sel felaketinin altını çizse de, ulusal ve uluslararası çapta yeterli tanıtımının yapılmamasının de bir neden olduğuna dikkat çekti ve sözlerine şöyle devam etti: 

“Yapılması gereken bazı faaliyetler ve tanıtımlar vardı. Onlar biraz akamete uğradı. Yeterince yapılmadı. Özellikle yurt dışı ayaklı. Bizim amacımız, 1,5 milyarlık İslam almine tanıtımı yapıp oralardaki diğer müslüman ülkelerdeki misafirleri Şanlıurfa’ya çekmek. Hem tanıtım atağının biraz istenildiği gibi olmaması ve özellikle de, bunu birkaç platformdaki dile getirdik, bu tür tanımtımlar sadece Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesine, Şanlıurfa Valilğine, Şanlıurfa ilçe belediyelerine ve Şanlıurfa’daki turizm paydaşlarının omuzlarına bırakılacak bir yük değil. Bu aslında biraz merkezi hükümetin, Cumhurbaşkanlığın, Dış İşleri Bakanlığının, Diyanet İşleri Başkanlığının ve Turizm ve Kültür Bakanlığının da tanıtımını yapıp atakta bulunması gereken bir durumdur.”


“YAZ OLMASI HASEBİYLE OTEL KONAKLAMALARI ÇOK DÜŞÜK”

Çoban, mevcut durumda Urfa’daki otellerin doluluk oranına da değindiği konuşmasında, mevsim sıcaklıklarının normallerin üzerinde olması nedeniyle otel konamaklamalarının düşük olduğunu dile getirerek, “Şu anda yaz olması hasebiyle, özellikle mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklığın olmasının etkisiyle otel konaklamaları çok düşük. Günübirlikçiler, hatftasonu çevre illerden gelenler ya da paket tur dediğimiz seyahat acenta turları var. Ama çoğu insan artık serin yerler, özellikle Karadeniz ya da deniz ve kumun olduğu Akdeniz, Ege gibi başka yerlere tatile giderken, bizim bölgemiz özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında az turist çekiyor. Belki tanıtımda bir atak yapıp en azından son çeyrekte turizm potansiyelimizi güçlendirecek bir durum oluşur. Ama işte yurt dışı tanıtım atağının şimdiden iyi ve birkaç faaliyetin yapılması lazım, ki onlardan biri, inşaallah 1-2 Eylül’de olacak. Büyükşehir bünyesinde turizm buluşmaları yapılacak. Bu güzel, ancak buna benzer faaliyetlerin daha sık yapılması gerekir. Ancak önceden planlanıp önceden duyurunun yapılması lazım. Çünkü  yurt dışındaki insanlar, muhtemelen bir hafta, bir ay sonraya tüm programını yapmayabiliyor. Çoğu bir yıl önceden, 6 aydan önce programını yapıyor. O bakımdan bu tür faaliyetlere Urfa’da ses getirecek, Şanlıurfa’nın tanıtımına ve turizm potansiyeline otel çıkaracak faaliyetlerin ve tanıtımların yapılması lazım” ifadelerini kullandı.


“KUR ARTIŞLARI YERLİ TURİST İÇİN OLUMSUZ, YABANCI TURİSTLER İÇİN AVANTAJ”

Artan döviz kurlarının yerli turist için olumsuz bir etkiye sahip olduğunu, ancak yurt dışından gelecek yabancı turistler için avantaj olduğunu kaydeden Çoban, “Evet, kurların yükselmesi ve herşeye zam gelmesiyle birlikte ister istemez. KD’lerin yüzde 8’den yüzde 10’a, yüzde 18’lerde  yüzde 20’lere çıkarılması, her sektörde olduğu gibi turizmi de olumsuz yönde etkileyecektir. Özellike yerli iç turizmde çok olumsuz etkileyecek. Ama diğer tarafta yurt dışı turizminde de tam tersi bir etki oluşturacak. Çünkü insanlar cebindeki çok daha bir dövizle gelip Türkiye’de ya da Şanlıurfa’da güzel bir tatil geçirebilecekler. Yerli turizm için olumsuz, ama yurtdışından gelecek olan turistler için avantaj.” diye konuştu.

Çoban son olarak sonbahar turizm sezonuna iki ay kaldığını hatırlatarak, en az 2023’ün son çeyreği olarak sonbaharda yapılacak bir atakla deprem ve sel felaketlerinin olumsuz etkilerinin bir nebze de olsa kapatılabileceğini savundu.

BİHA